Kolbastı da nerden çıktı...

*Son dönemin ağır topu, kolbastı ya da hoptek...

Yıllardır bilinen, ama herkesçe oynanmayan bu oyun birden Türkiye'nin en popüler oyunu haline geldi (dikkatinizi çekti mi bilmem halkoyunu ya da folkloru diyemiyorum, çünkü hiçbir halkoyunu-folklor kitabında yeri olduğunu sanmıyorum).


Horon gibi birlikte ve dayanışma içinde oynanan halkoyununun yanında Kolbastı, bireyselliğiyle ön plana çıkmakta.

Horondaki uyum, yerini, kolbastıda bir kakafoniye bırakmiştir. Herkes bağımsızdır ve kafasına göre takılır. Horondaki bir kişinin yanlış adımı, bütün horonu etkiler. Kolbastıda ise yanlış adım yoktur, çünkü serbesttir, sen sol ayağını kaldırdığında yanındaki sağ ayağı üzerinde dönüyor alabilir. Yani istediğin gibi yanlış oynabilirsin.

Horon bir düzen dizisidir, kolbastı ise düzensizlikle kendini gösterir. Horon saygılıdır, kolbastıda kollarını istediğin gibi açabilirsin, çarpmamaya yanındaki dikkat etmelidir.

Horon emekçidir, kolbastı lümpen.

Zurnanın zort dediği yer işte burasıdır. Kolbastı bir lümpen kültürüdür. Trabzon'un lümpen mahallelerinde doğmuş ve toplumun gittikçe lümpenleşmesi sonucu önce tüm Trabzon'a, sonra da tüm ülkeye.

"Ne sağcıyım ne solcu, futbolcuyum futbolcu" şiarının hayat bulduğu topraklarda ortaya çıkmıştır. Hafif çakırkeyliğin verdiği cesaret ve samimiyet sonucu, özelliklerde düğünlerde horon arası köçek eğlencesinin (elektro saz ile dönemin popüler eğlence müzikleri, bugün Ankaralı Turgut ve avanesiyle karşılığını bulan müzik eşliğinde) başladığı anda ortaya, mahallenin (bugünkü deyimiyle) ağırabileri gelirdi. Ağır ve kafa önde oynamaya çalıştıkları bu eğlence türü, daha sonra, lümpenliğin de gittikçe yaygınlaşmasıyla, mahalle düğünlerinde, bugünün ağırabileri, o günün ağırabi adayları tarafından, "buraların sahibi benim" dercesine sahiplenildi ve gelenek devam ettirildi. Hatırlarım, bu tayfa düğünde ortaya çıktığında, o anda ortada eğlenen insanların yüzü düşerdi. Çünkü sakince eğlencesine devam eden insanların arasında hızla öteye beriye savrulan ve çevresini rahatsız eden, genelde mahallade çok sevilmeyen, "ipsiz sapsız" tabir edilen bir güruh peydah olurdu. Ve onlar eğlenceye doyana kadar, sakince eğlenenler bir kenarda beklerdi.

Apolitikleşme sonucu ortaya çıkan, genç kesimin hızla benimsediği bu eğlence, bugün Trabzon'un mu Giresun'un mu tartışmasıyla ve halkoyunları yerine popüler kültürü benimseyen bazı dans otoriteleri(!)nce "dünyanın yeni yükselen trendi yapacağım" iddiasıyla gündemin baş köşesini tutmaya başladı.

Televizyonlarda ve dahi düğün eğlencelerinde horon yerine kolbastı alttan alta dayatılmakta. Çünkü dedim ya, horon dayanışmadır, kolbastı bireyci. Dayanışma ise günümüzde dinozorlara ait bir kavram olarak algılanmakta. Bireysellik ve bireycilik yükselen trend ne de olsa.

Yakında "Horon zaten bizim değil" derlerse hiç şaşırmayacağım. Horon sonuna kadar bizimdir, Karadenizindir, Pontusundur...


Not: Bu yazı hiç bir bilimsel veriye dayanmamakta, yılların vermiş olduğu his ve gözlemlere dayanmaktadır. Çıkış kaynağı ve popülerleşmesinin altındaki gerçek nedeni anlatabilecek olana da saygı duymakta.

Yorumlar

astronotfehmi dedi ki…
kolbastı kere kolları bacakları yan bassın onların:)

Popüler Yayınlar