Gurbette Hasbihal / Göğe Bakma Durağı
“İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker
kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban
otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al
kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları
da
Göğe bakalım
Falanca durağa şimdi geliriz göğe
bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz”
Turgut Uyar/ “Göğe Bakma Durağı”ndan.
Yeniden
merhaba...
Geçen
yazımda biraz sitem etmiştim yazılarımın okunup okunmadığını bilmediğim,
okunuyorsa da herhangi bir tepkinin gelmediği hakkında. Çünkü kendimi duvara
karşı konuşuyormuş gibi hissediyordum. Sağolsun bazı arkadaşlarım ve okurlar,
okunduğumu hissettirdiler bana; bu, yazmak için yeniden güç demekti.
Havalar
artık ısınıyor, geç de olsa bahar kendini gösteriyor. İnsan daha bir olumlu
bakıyor hayata. Toprağın kendini yenilemesi gibi insan da kendini yeniliyor
baharın diriltici gücüyle.
Karakışın
kasveti gibi ağır günler geçiriyoruz; siyaset, hiç olmadığı gibi artık insan
ilişkilerini de belirler oldu. Hep hayatımızdaydı siyaset; öyle olmadığını
söylesek de hepimiz siyaset yapmayı sevdik, seviyoruz. Ancak siyasi duruşumuz,
siyasete bakış açımız, neredeyse dostlukları bile bitirecek hale getirdi
hepimizi. Selam alıp vermeyi bile kesecek kadar hayatımızın orta yerine
oturttuk siyaseti.
İnsan
tabii ki kendi siyasetine yakın birisiyle daha iyi anlaşır, daha çok ortak
şeyler yakalar, paylaşır. Ama siyasi bilincimizin oluşmadığı zamanlarda
edindiğimiz, yaşadığımız dostluklar tüm bunların ötesine geçer. Orada biter
fikir ayrılığımız, çünkü bizi yakınlaştıran şeyler bunların çok uzağındadır.
Beni bilenler bilir. Dostluk çok önemli. Siyasi bilince ulaştıktan sonra edindiğim
dostlarımın hemen hepsi bana yakın düşünceler taşıyanlardır. Ama ya öncesi? Çocukluğumda,
ilk gençliğimde edindiğim dostların bir çoğuyla siyaseten yollarımız çoktan
ayrıldı. Fikir düzleminde kıran kırana tartışıyoruz, tartışacağız,
tartışmalıyız da... Ama hayatın sadece siyasetten oluşmadığını bilecek kadar da
olgunlaştı bir çoğumuz. İşte orada gerçek dostluk devreye giriyor. Yıllardır
birbirimizin yüzünü göremesek de, yeri geldiğinde birbirimiz için canımızı bile
tehlikeye atacağımız insanlardır onlar... Çünkü birbirimize siyasetin kirletici
ilişkileri henüz bize değememişken birbirimizin yüreğine dokunduk. Ağladık güldük, sevindik üzüldük; birbirimizden hiç
bir çıkar beklemeden...
Bu
nedenle yeniden düşünme zamanları bunlar. Hazır bahar hepimizi yenilerken, “şu
üç günlük dünya” uğruna birbirimizi kırmayalım. Hele hele dostluklarımızı
kristal bardaklarımızı sakladığımız büfelerde saklayalım... Onlara sıkı sıkı
sarılın...
Sağlıcakla
ve sevgiyle...
*
* *
www.facebook.com/iskefiyeli68
kaynar.yavuz@gmail.com
Yorumlar