Gurbette Hasbihal / Sıla

“Bir yiğit gurbete gitse
Gör başına neler gelir
Garip sılayı andıkça,
Yaş gözüne dolar gelir”

* * *

Kaynak ve derlemelere göre hem Kırklareli/Keskin hem de Erzincan/Tezcan yöresine ait bu sözlerle başlayan iki türkümüz var; gurbet hepimizin yakıcı meselesi çünkü.

Daha önce de bahsetmiştim. “Gurbet” eskiden gurbetmiş. Aylar, yıllar süren ayrılıklar, bir kokuya, bir sese, bir bakışa hasret bir ömür neredeyse. Sevdiklerimizin dokunuşlarına özlemle geçen günler; sızlayan burun direkleri, dökülen göz yaşları. Ne yollar kısaydı, ne görüntümüzü hatta sesimizi iletecek hiç bir olanak yoktu. Yeni nesile asırlar öncesinden bahsediyorum gibi gelebilir ama neredeyse 25-30 yıl öncesinden bahsediyorum. Bir insan ömrünün üçte birinden. Başka bir nesilden değil.

Son 25 yılın hızlı teknolojik gelişimi gurbet kavramını da başka bir boyuta getirdi. Neredeyse gurbet diye bir şey kalmadı. Eğer maddi durumun çok zor değilse, uygun zamanda atlayıp uçağa 2 saatte sevdiklerinin kokusunu doyasıya içine çekebiliyorsun.

Ama yine de yaşadığımız çağın çabuk tüketmesi, her birimizin eski hayatlardan daha fazla kaygılarla, daha fazla şey için çabalamamız (yine daha önce bahsettiğim) kalabalıklar içinde yalnızlıklarımızı üretiyor. Hele büyük şehirdeyseniz, işe yetişmek, işten çıkıp bir an önce eve gitmek için geçirdiğiniz zamanlar, geri kalan zamanı epey daraltıyor.

Eskiden gurbet İstanbul’du, biraz Ankara’ydı, Almanya’ydı. Bugün bütün ülke ve dünya gurbet oldu hepimize. Avrupa’nın her kentini geçtik dünyanın neresine giderseniz gidin bir Türkiye, bir Trabzonlu ve hatta belki bir İskefiyeliye rastlamak çok mümkün. Türkiye’yi saymıyorum bile. Tâ Van’dan İzmir’e, Sinop’tan Antakya’ya her bir ilde-ilçede bir İskefiyeliyle merhabalaşmak vaka-i adiyeden olmuş sanki.

Bu da başka sorunları beraberinde getiriyor tabii ki. Kalabalık büyükşehirlerde çok fazla insanı bulabilirken küçük kentlerde neredeyse tek başınasın. “Memleket” senin için bir şey ifade ediyorsa orada kendine bir memleket kuruyorsun, ama tek başına. Kimse karışmıyor, istediğin gibi kuruyorsun bu memleketi, mutlusun; ama paylaşmadıktan sonra bazen acıtıyor da bu memleket. Çünkü insan paylaşmak ister, paylaştıkça büyür, paylaştıkça mutlu olur.

Daha çok şeyi daha çok kişiyle paylaşmak dileğiyle, sağlıcakla ve sevgiyle kalın...

www.facebook.com/iskefiyeli68
kaynar.yavuz@gmail.com

* * *
ÖNERİ

“Zaman zaman memleketime dair buradan bazı önerilerde bulunmak istiyorum” demiştim. Ve ilk öneri olarak da“İskefiye’de bir sokağa kıymetlimiz, sevdiğimiz, vazgeçilmezimiz Kadem’in adı verilsin”i ortaya sürmüştüm. Kimsenin ilgisini çekmedi galiba. Benim buradan İskefiye’ye seslenebilmemim başka yolu yok. Umarım Coşkun Başkan bu yazıyı okuyordur...

Yorumlar

Popüler Yayınlar