Gurbette Hasbihal / Günlerimiz
“çözülen bir yün yumağı
akip giden günlerimiz
mezar taşlarından suskun
telaşsız sessiz sitemsiz
savrulan yapraklar gibi
akıp giden günlerimiz
cenaze törenlerinde
telaşsız sessiz sitemsiz
bir suçluyu aklar gibi
akıp giden günlerimiz
sanki bir sır saklar gibi
telaşsız sessiz sitemsiz
doğmayan şafaklar gibi
akıp giden günlerimiz
haksız ittifaklar gibi
akıp giden günlerimiz
bir kitaba başlar gibi
koşarken yavaşlar gibi
düşen arkadaşlar gibi
akıp giden günlerimiz”
Bu
kez bambaşka bir şiirle başladım. Yağmur Atsız “Günlerimiz”in
telaşsız, sessiz, sitemsiz akıp
gittiğinden bahsediyor sanki ama ama o telaşsızlıkta, sessizlikte,
sitemsizlikte büyük bir yük var.
Büyük
kentlerde yaşayanların en büyük derdi, gerçekten akıp giden günler. Sapiens’in
hayatta kalma mücadelesi bugün başka bir şekilde, ama aynı düzlemde devam
ediyor. Binlerce yıl öncesinin ormanların, savaklarında yiyecek bulmak ve
hayvanlardan korunmak için mücadele verirken bugün aynı mücadeleyi büyük
kentlerin, küçük ofislerinde ya da küçük köylerin küçük odalarında veriyoruz.
Temel güdümüz aynı: Hayatta kalmak ve soyumuzu devam ettirmek.
Bunu
yaparken de çok şeyi kaçırıyoruz. Çocukluğumuzdaki saflığımızı en başta; çünkü
artık kurtlar sofrasındayız ve sofrada devam etmek için saflığımızı bir kenara
bırakmalıyız. Tek bir amacımız var. Kendimize ve ailemize daha yaşanılır
koşullar yaratmak. Sabahın köründe yollara düşer, gecenin karanlığında evimize
döner, ne kendimize ne de sevdiklerimize zaman ayırabiliriz. Oysa derdimiz sevdiklerimizi
mutlu kılmak; artık nasıl bir çelişkinin içine düştüysek.
Eğer
serbest bir çalışan ya da görece daha rahat yaşam koşullarına sahip değilsen,
bazen alt sokaktaki kardeşini bile haftalar sonra görebilirsin bu koca
kentlerde. Birileri bir araya gelir hasret giderir, ama sen o hafta sonu bir iş
yetiştirmek için işte olursun ve yine kaçırırsın o sohbeti, hasret gidermeyi.
Ha bugün, ha yarın derken “akıp giden günlerimiz”, akıp gidiyor.
*
* *
İnsanın
hayatı bir yolculuk ve bu yolculukları değerli kılan en büyük şey yolda
birlikte yürüdükleridir. Kimileriyle çok uzundur bu yolculuk, kimileriyle daha
kısa. Kısa olmasının nedeni yollarınızın ayrılmasın yanı sıra, bazılarının bu
yolculuğu bitirmesidir.
“Her
ölüm erken ölümdür” demiş Cemal Süreya. Herkesin ölümü erken, ama bazıları
daha erken.
Sağlıcakla
ve sevgiyle...
*
* *
Gurbetteyken
duymaktan canımızın yandığı en berbat haberlerdir, bazılarımızın yolculuğunun
sona ermesi. Bu yazı için hazırlandığım anda yine böyle bir haberle canım son
derece yandı. Bu nedenle bu yazı biraz dağınık oldu, kusura bakmayın.
Çocukluğumun en güzel kardeşlerinden Dilaver Ömür’ü kaybetmişiz. Rahat uyu
arkadaşım. Seni sevenlere de çok büyük sabır diliyorum.
Yorumlar