Gurbette Hasbihal / Benzerlikler
“Su deposunda donuk yıldızlar,
Mühürlü bir odadaki ayna gibi
Eski avlunun ortasında duran depoda.
Güvercinler konuyor çevresine.
Boş beyaz saksılar
Sınırını çiziyor ay ışığının.
Sessizce bir türkü söylüyoruz
İçimizde bir yaraya bakarak”
Bu kez Ege’nin öte yanından
bir şiir. Büyük Yunan şair Yannis Riços’un
kısacık bir şiiriyle başladık.
* * *
Neden bir Yunan şairden şiir paylaştım. Ben bu yazıyı
yazarken Yunanistan’da Atina çevresindeki en az 84 kişi feci şekilde yanarak
can verdiği çok büyük orman yangını yeni yeni kontrol altına alınmıştı.
Öncelikle tüm Yunanistan halklarına geçmiş olsun diliyorum.
Gelelim konumuza. Yunanistan yangını ile birlikte
yazılı-görsel-sosyal medya, son dönemlerde moda haline gelmiş nefret
söylemleriyle doldu. İnsanların ölmesinden haz alan ve bunu açıkça dile getiren
“beter olsunlar, hepsi yansın, Yunanistan’a yağmur yağmasın” diyebilen bir
vicdansızlıkla dolu her tarafımız.
Yunanistan devletinin ve halklarının 99 felaketinde bize
ilk yardım edenlerden olduğunu unutsak, hatta dikkate almasak bile insan olanı
utandıran, utandırması gereken söylemler bunlar. Komşusunun evi yanarken
pencereden izleyip “ohhh, ne güzel” demekle eşittir bu.
Bir kaç kez yazdım, sanırım yine dönüp dönüp yazacağım.
Çünkü nefret dili hepimizi zehirliyor. Öncelikle bu dille konuşanı zehirliyor
ve zehir bu sayede bütün organlarımıza bulaşıyor. Kurtulmak çok zor ama
imkansız değil. Herkesin farklı olduğunu kabul etmekle başlıyor tedavi. Kimse
bizim gibi olmak zorunda değil. Ve asıl tehlike o zaman başlar, hepimiz aynı
olduğumuzda hiçbirimize ihtiyaç olmaz.
Anlıyorum, farklı olanı kabul etmek çok zor. Onunla aynı
ortamı paylaşmak, aynı havayı solumak bazen zul gelir. Ama inanın farklı olan
olmazsa, ne bizim hayatımızın ne de düşüncelerimizin bir anlamı olur.
Öğrenciliğimin ilk yıllarında kaldığım yurtta odada 6 kişi
yaşıyorduk ve yurdun en çeşitli odasıydı. Bir İslamcı, bir ülkücü, bir
komünist, bir Kemalist, bir apolitik ve bir haymatlos (vatansız) ressam aynı
hayatı paylaştık uzun süre. Zaman zaman şiddetli tartışmalarımız oldu, bazen
birbirimizi kırdık ama bugün çoğuyla hala görüşebiliyorsak birbirimizin fikrine
saygı duymasak da hayatlarına ve tercihlerine saygı duyduğumuzdandır. Saygı
olmadan olmuyor maalesef.
Bu kez farklılık yapalım yine şiirle bitirelim. Bülent
Ecevit’ten geliyor:
“sıla derdine
düşünce anlarsın
yunanlıyla
kardeş olduğunu
bir rum
şarkısı duyunca gör
gurbet elde
istanbul çocuğunu
türkçenin
ferah gönlünce küfretmişiz
olmuşuz kanlı
bıçaklı
yine de bir
sevgidir içimizde
böyle barış
günlerinde saklı
bir soyun
kanı olmasın varsın
damarlarımızda
akan kan
içimizde şu
deli rüzgâr
bir havadan”
www.facebook.com/iskefiyeli68
kaynar.yavuz@gmail.com
Yorumlar