Gurbette Hasbihal / Kalandar
"Garlanguş
yuva yapar
Ağacun
doruğunda
Vay
olsun bekarlara
Kalandar
soğuğunda
Kalandar
soğuğunda
Ya
bakun kalduk dara
Açun
siz kapilari
Biz
gelduk Kalandara”
Yöremizin yeni yılı, Kalandar’ınız kutlu
olsun.
* * *
Geçen yazımda takvim yıllarından
bahsetmiştim. Bunlardan biri de Osmanlı’da kullanılan güneş zamanı esas alınan
Rumî takvimdir. Rumî takvim ile miladî takvim arasında 13 gün fark var, Rumî
takvim 13 gün sonra gelir. Bu nedenle miladî takvimde 13 Ocak gecesine denk
gelen gece Kalandar ayı başlar bizde. Ve her toplumun yeni yılı karşılamak için
yaptığı eğlencelere, etkinliklere biz de Kalandar ile katılırız. Kalandar’da
neler yapıldığını anlatmamın bir anlamı yok, hepimiz biliyoruz.
Türkiye’de Doğu Karadeniz’de (özellikle
Trabzon ve yakın çevresinde) neredeyse Trabzon’un kuruluşu kadar eski olan bu
gelenek, Anadolu Ermenileri ve Dersim Zazalarında da benzer şekilde yaşatılır.
Ayrıca dünyanın çeşitli yerlerinde de benzer gelenekler hâlâ yaşamaya devam ediyor.
Tarihi antik Britanya’da pagan Keltler’in kışın başlangıcı olarak kabul
ettikleri 1 Kasım’da kutladığı Samhain Festivali’ne kadar uzanan, yeni Dünya
Amerika’da önce yasaklanan, 1800’lü yıllarda yeniden kutlanmaya başlanan
“Halloween / Cadılar Bayramı” da aynı geleneğin dünyanın bir çok yerinde bir
benzerinin olduğunu bize gösteriyor.
Kimi gelenekler zamanla unutulur, çünkü
hayatta bir karşılığı kalmaz ya da unutturulur; çünkü egemenlerin işine gelmez.
Kalandar da unutturulmaya çalışılan geleneklerimizden biriydi. Çocukluktan ilk
gençliğe adım attığımız çağlarda yani Kalandar kutlamalarına en aktif şekilde katılmamız
gereken çağlarda resmi olmasa da fiili Kalandar yasağı vardı. 1980 darbesinin
karanlık yıllarında Kalandar’ımız daha da karanlığa, soğuğa boğulmuştu. Yayla
yasakları gibi resmi olmasa da Kalandar zamanın egemenleri için tehlikeliydi;
çünkü hem bir araya gelinir, hem kutlama yapılır hem de gecelere sahip çıkılırdı
Kalandar’da. Tam da korktukları şey. Biraz daha büyüyünce, boynumuzdaki baskı
ilmeği biraz gevşeyince yavaş yavaş yeniden Kalandar gecesini kazanmaya
başladık. Önce egemenlerin biraz uzak kaldığı köylerde, sonrasında kasabalarda
yeniden Karakoncoloslar ortaya çıktı. Umarım insan var olduğu sürece de kimse
bir daha geleneklerimize göz dikmez; Kalandar gibi toplumsallaşma ve
sosyalleşme başlangıcı geleneklerimize ihtiyacımız var.
Karakoncolos hepimizin evinden uzak dursun,
çocuklarımız ve buzağılarımız bizim geleceğimiz. Kalandar sabahı kimsenin
haberi olmadan önce denize ve sığırlara bakın; deniz size şans, sığır uğur
getirsin.
Kalandarınız kutlu ve umutlu olsun...
* * *
www.facebook.com/iskefiyeli68
kaynar.yavuz@gmail.com
Yorumlar