Gurbette Hasbihal / Uzaklar


"Ah! Yollara çıkmak lazım şimdi…
geride tükenmez krizler, nafile rutinler, virane ilişkiler bırakarak
yelkenleri şişirmek lazım…

Doldurup bavula ertelenmiş çoşkuları, rüzgarları sırtlamak,
martıların peşine düşüp
asfalt bilmez topraklara koşmak lazım.

Unutulmuş paslı bir hançer gibi
çekilmek kınından ve yollara sürtündükçe
yeniden bilenip ışımak lazım…

Ah! gökten yıldızlar yağıyordur oralarda, dallar hazdan kırılıyordur.
Şimdi uzaklarda olmak lazım.”

Can Dündar’ın şair yanını bilmeyiz çoğumuz, bu onun uzaklara dair bir şiiri.

* * *
Bazen insan uzaklarda olmak, yaşadığı yerden “kurtulmak” ister. Yaşadığı yerde onu boğan şeyler vardır ve elinden bunları değiştirmek/düzeltmek için hiçbir şey gelmez. Çabalamaktan vazgeçmez ama yine de değiştiremez/düzeltemez.

İşte bu anlarda uzaklara gitmek duygusu insanın içinde büyür de büyür... Ya kaçmak içindir kendisini boğan şeylerden, ya da değiştirmek/düzeltmek için yepyeni bir enerjiye ihtiyacı vardır. Nihayetinde var olduğu durum nefes aldırmıyordur kendisine. İster kendi hatalarıyla boğulma noktasına gelsin insan, ister kendi müdahalesinin yetersiz kalmasıyla. Sonuçta kaçıp gidebileceği bir “uzak” varsa gider.

Ya bizim gibi zaten “uzaklarda” olanlar ne yapacak. Belki de o zaman bir zamanlar “yakın” olan yerlere kaçmayı düşünüyordur bazıları; bazıları da daha da uzağa.

Çözüm olur mu bilinmez ama insan gerçekten uzaklaşmak istiyor her şeyden, yaşadıklarından, kendisinden... Bedenen uzaklaşamıyorsa, ruhen uzaklaşmalı, arındırmalı, dindirmeli kendisini.

* * *

Biraz karamsar bir yazı oldu biliyorum, ama günler karamsar... Elimizde olmayan durumlar nedeniyle karamsar. Ülke fiilen olmasa da ruhen ikiye bölündü. Eskiden rahatlıkla tolere edebildiğimiz “sorun”lar artık neredeyse “düşmanlık” meselesi haline geldi. Herkes kendi baktığı yerden gördüğü doğruyla hareket ediyor. Kimsenin başka türlü düşünebileceğini, ve bunu düşünürken de belki de aynı sevdanın peşinde koştuğunu unuttuk neredeyse. Umarım aklımız başımıza gelir de bir an önce bu çılgınlıktan kurtuluruz. Çünkü gerçekten çoğumuzun gideceği bir “uzak” yok. Boğuluyoruz ve kaçamıyoruz. Debelendikçe batıyoruz, bir adım gidemiyoruz. Bağırmak isteyip de bağıramadığımız, koşmak isteyip de koşamadığımız karabasanlar yaşıyorum topluca. Çoğumuz için “başka memleket yok”...

* * *

“Kadem konusunu unutmadım, size de unutturmayacağım” demiştim, yine hatırlatıyorum. O tabelayı görene kadar yazmaya devam edeceğimi de yine söylüyorum. Bunu belediye meclisinde önerecek bir tek kişi de mi yok? Kimsenin aklına gelmiyor mu? Çok zor olmasa gerek. Yaşadığımız kara günlerde bir güzellik olsun en azından.

www.facebook.com/iskefiyeli68
kaynar.yavuz@gmail.com

Yorumlar

Popüler Yayınlar